Reklamı Kapat
Anasayfa > Makaleler > Sinema ve Televizyonda İçerik Üretiminde Kullanılan Cihazların Yerlileşmesinin Önemi (2)
Sinema ve Televizyonda İçerik Üretiminde Kullanılan Cihazların Yerlileşmesinin Önemi (2)
16.10.2021 16:26

3. Dizi-Film İhracatının Turizm ve Diğer İhracat Kalemlerine Etkisi

Türk dizi ve film ihracatının diğer sektörler üzerinde büyük etki uyandırabilecek potansiyele sahip olduğu da göz ardı edilmemelidir. Yumuşak güç diye tanımlanan, 7. sanat olarak nitelendirilmiş bu görsel içerik üretimi ihracatla yurt dışına çıktığında geri dönüş anlamında farklı sonuçlar doğurmaktadır. Örneğin çekimleri Hırvatistan’da gerçekleştirilen dünyaca ünlü Amerikan TV serisi “Game of Thrones” uluslararası alanda tanıtımına büyük katkı sağlamış, 2013 yılında yayınlanan “Hırvatistan’da Film Turizminin Gelişimi” adlı rapora göre, Google’da

1.570.000 kez “Game of Thrones Croatia” aratılmış ve Dubrovnik, Split ve Sibenik’te gerçekleştirilen çekimlerin ardından Amerikalı turistlerin ülkeye gerçekleştirdikleri ziyarette

%25 artış olmuştur. Bu da göstermektedir ki izleyici sadece izleyerek tüketmiyor; ayrıca gördüklerinden etkilenerek ve gelip yerinde görerek daha fazla etkileşimde kalmaktadır. Araştırmaya göre dizi kategorisinde en fazla orijinal yapım üreten ülkeler Hindistan, Çin, Rusya, Nijerya ve Türkiye olarak sıralanmaktadır. Hindistan’da üretilen içeriklerin %80’i,

Çin’de %60’ı, Rusya ve Nijerya %45’i, Türkiye’de ise %44’ü dizilerden oluşmaktadır (OnbirinciKalkınmaPlanı, 2019).

Dizi ihracatının Türkiye’nin turizmine olan yansımaları başka bir getiri kaynağı olarak dönmektedir. Son yıllarda insanların diziler sayesinde dünyanın her yerinden Türkiye’ye geldiğini Turizm Bakanlığı’nın verilerinden anlıyoruz. Hatta Güney Amerika’dan öğrenciler Türkiye’ye okumaya geliyor (Marketing Türkiye, 2020). Türk dizilerinin son dönemde özellikle Güney Amerika ülkelerinde popüler olmasıyla Türkiye'ye bu bölgeden gelen turist sayısında da geçen yıl itibarıyla yüzde 46 artış yaşandı. Sektör temsilcilerince, önümüzdeki dönemde dizilerin yayımlandığı ve beğeniyle seyredildiği bu ülkelere yönelik sağlık ve eğitim turizmi, gastronomi ve yolcu taşımacılığı gibi hizmet sektörleri ihracatında da olumlu gelişmeler olacağı değerlendiriliyor (AA Ajansı, 2019). Film turizmi bu noktada önemli bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Turizm potansiyeli yüksek olan ülkemize gelen turist sayılarında yaşanan artışta dizilerin etkisi turizm istatistiklerinden, çekim mekânlarının ziyaretlerinden ve son dönemde gerçekleştirilen düğün turizminden açıkça görülmektedir ve daha fazla gelişeceği beklenmektedir.

Ayrıca emlak, mobilya, gıda, mücevherat gibi ihracat kalemlerinin dizi sektöründen dolaylı olarak faydalandığı görülmektedir. Bu anlamda yurtdışında Türk markalarının bilinirliğinin artırılmasında dizilerin aktif destek sağladığı söylenebilir. Türk dizilerinin büyük bir kısmının yayınlandığı ülkelerden Venezuela, Brezilya, Peru, Paraguay, Dominik Cumhuriyeti, Arjantin, Uruguay ve Şili'ye mal ihracatında son 3 yılda istikrarlı bir artış yakalandı. 2016 ile 2018 yılları kıyaslandığında Venezuela'ya ihracat yüzde 572, Dominik Cumhuriyeti'ne yüzde 155, Paraguay'a yüzde 105, Peru'ya yüzde 88 ve Şili'ye yüzde 78 artmıştır (AA Ajansı, 2019). Söz konusu yapımlar Latin Amerika'nın yanı sıra Afrika, Batı Avrupa, Orta Avrupa ve Balkanlar coğrafyasında da ciddi ölçüde izleniyor. Örneğin, "Kara Sevda" ve "Kara Para Aşk" dizilerinin beğeniyle seyredildiği İspanya'ya ihracat 2016'ya kıyasla 2018'de yüzde 55 artış gösterdi. Afrika'da da Türk dizileri beğeniyle izleniyor. Bu ülkelerin birçoğuna mal ihracatında da son 3 yılda artış görüldü. "Kara Para Aşk" dizisinin satışının yapıldığı Senegal, Tanzanya ve Kenya'ya ihracat sırasıyla yüzde 153, yüzde 134 ve yüzde 63 artış gösterdi. "Beni Affet" dizisinin izlendiği Fas'a ihracat da aynı dönemde yüzde 35 arttı (AA Ajansı, 2019).

4. Bağlantısallık 

Bütün sektörler kendi içlerinde bazı alt ve yan sanayi veya hizmetlerle bağlantılar barındırır. Bir sektör, işletme ya da ürünün geri bağlantıları o sektörde girdi sağlayan diğer sektörlerin oluşturduğu kümeleme olarak tanımlanır. Sektörün talebindeki artış tüm geri bağlantı kümesindeki üretimi de arttırır (Yülek, 2019). Sinema ve televizyon sektörünün iç ve dış pazarda oluşan talep artışıyla teknolojik cihaz ve ekipmana ihtiyacı artmaktadır. 140’dan fazla ülkeye ihraç edilen içerikler Türkiye’nin ve Türk malının tanınırlığını arttırmaktadır. Dolayısıyla sektörde kullanılan ekipmanların yerlilik oranlarının artması, daha fazla yerli alternatiflerin oluşması hem ithalat oranlarının düşmesine hem de ihracata artı değer sağlayacaktır. Daha önce verilerde gördüğümüz gibi ilk kez Türkiye de üretilen içeriklerin yayınlanmaya başladığı ülkelere yapılan ticaret oranlarında artış içeriğin yayınlandığı sürede artmıştır. Bu da sinema ve televizyon sektöründe oluşan yabancı talebin sadece sektörel değil geniş bir çerçevede etkileşim yaratacağını göstermektedir. Ayrıca bu talep sektörel olarak hali hazırda sektör oyuncuları tarafından bilinen teknolojik derinlik içerisinde de bir talep yaratacaktır. Oluşan bütün bu geri bağlantılar aslında geri bildirimle sadece verinin değil aslında büyük bir potansiyelin barındığını göstermektedir.

Türk içeriklerinin bu kadar yaygın bir şekilde dünya geneline yayılması Türk malı, Türk yaşam şekli ve Türkiye tanınırlığına büyük bir katkı sağlamaktadır. Daha önce incelenen verilerde görüldüğü gibi üretilen içerik ulaştığı her noktada Türkiye’nin reklamını yapmaktadır. Veriler bize göstermektedir ki izleyici pasif değil; aktif bir şekilde içeriği tüketmektedir. Bu aktiflik kimi zaman tanınırlık kimi zaman ticaret kimi zaman ise turizm olarak dönmektedir. Sektörün büyümesi ve sürekliliği teknolojik aletlere ihtiyacı da sürekli hale getirmiştir.

5. Sektörel İhtiyaçlar ve 11.Kalkınma Planı 

Televizyon ve sinema, konjonktürel durumlar ve yaşanan salgın hadisesi ile ortamsal olarak sanallaşmıştır. İnsanların evlere kapanması, mobil ve internetten de üretilen içeriklerin izlenebilmesi, içeriklerin hızlı tüketilmesine ve yeni talep patlamasına sebep olmuştur. On birinci kalkınma planında hazırlanan raporda bahsedildiği gibi tüketimin çok farklı yönlere; internet, mobile dönmesi arzında artmasına sebep olmuştur. On birinci kalkınma planında sektör sinema ve televizyon olarak ikiye ayrılmış ve ikisine benzer bir yol izlenmesi öngörülmüştür. Genel olarak birbirine benzer bu iki sektörün ki zaten üretim aşamasında kullanılan ekip ve ekipman olarak tamamen birbiriyle aynıdır geliştirilebilmesi için bazı unsurların üzerinde durulmuştur. Stratejik plan ve hedefler konulması, korsanla mücadele, çekim izinleri ve ücretleri, uluslararası pazarlama ve satış konusunda çözümler üretilmesi üzerine değinilmiş ancak araştırmamın ana konusu olan sektör için gerekli teknolojik aletlerin temini veya üretimi hakkında herhangi bir çalışma öngörülmemiştir. Halbuki 2000’li yılların başından beri ve son 5 yıllık kalkınma planına ayrıntılı olarak bakıldığında her yeni kalkınma planında sektöre daha fazla ilgi duyulmaya başlandığı fark edilmektedir. Ancak sektörün sadece ürettiğine bakılmaktadır. Üretim için gerekli olan bilgi ve yetişmiş eleman ihtiyacı yeterince bulunurken ekipman konusunda büyük ücretler ithalat yoluyla yurt dışına gitmektedir. Markalaşmış yabancı büyük firmalar sektörü elinde tutmaktadır. Yabancı yeni girişimlerle alternatifler üremiş olsa bile yerli alternatif oldukça kısırdır veya belirli ekipmanlarla, aletlerle sınırlı kalmıştır. Örneğin kaliteli bir kamera ve gerekli yan aletlerinin 50bin doları bulan seviyede fiyatlarının olması katma değeri yüksek olan bu sektörde bir nevi hammadde de dışa bağımlılığı azaltma gerekliliği doğurmaktadır. Devlet sektöre sadece ürettiği içerik olarak değil kurduğu mekanizmalar ile sanayi/teknoloji ve sinema-televizyon bağlantılarını canlandırmalıdır.

Görsel hizmetler sektöründe genel hedefler 11. Kalkınma Planı’nda şu şekilde sıralanmıştır:

  1. Stratejik plan ve hedeflerin oluşturulması
  2. Kültürel değerlerimizi içeren eserlerin üretilmesi
  3. Sürdürülebilir ve nitelikli üretimin sağlanması
  4. Sektördeki ihracat hacminin 2023 yılında 1,5 milyar dolara ulaşması
  5. Görsel hizmetler sektöründeki kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması
  6. Görsel hizmetler sektörünün yumuşak güç olarak etkin şekilde kullanılması
  7. Destek ve teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi
  8. Eğitimde yaratıcılığı merkeze alan uygulamalı sistemin benimsenmesi
  9. Nitelikli işgücünün geliştirilmesi
  10. Ar-Ge ve altyapı yatırımlarının artırılması ve teşvik edilmesi
  11. Pazarlama ve tanıtım stratejilerinin geliştirilmesi
  12. Alana ilişkin istatistik üretilmesi
  13. Uluslararası iş birliklerinin geliştirilmesi
  14. Korsanla mücadele ve telif haklarının korunması
  15. Gelir artırımı ve yeni finans kaynakları oluşturulması
  16. Kamu kurumları ve özel sektör arasında koordinasyon sağlanması

Teknoloji ile bu kadar bağlantılı olan bir sektöre daha fazla teknolojik alt yapı desteği verilmelidir. 10. madde de değinilen Ar-Ge ve altyapı desteği maddesi daha fazla açılmalı ve ayrıntılar verilmelidir. Önceki kalkınma planları ve diğer teşviklerle son 20 yılda yapılan girişimler bulunmaktadır. Örneğin 2009 yılında Ankara’da bir girişimci tarafından üretilen Edelkrone markası ödüllü tasarımlarıyla kamera aksesuarları üreten bir şirkettir. Dünya genelinde 12’den fazla tasarım ödülü almış ve dünyanın birçok ülkesinde bayisi olan ve tanınan bir firmadır. Benzer bir şekilde MaynMedia Konya’da 6 farklı ürün başlığında üretim yapmaktadır. 15 yıl önce küçük bir üretim atölyesinden şu an Irak, Dubai, Azerbaycan, Almanya, Hollanda, Fransa ve Amerika pazarına girmiş bulunmaktadırlar. Basitçe bu iki firma göstermektedir ki sektörel anlamda girişimler dünya genelinde beğenilmektedir. Bunu hali hazırda son 20 yılda Türkiye de en çok patent alan firmaların arasında Edelkrone’un olmasından anlamaktayız. Ürün yeniliği yapmak süreç yeniliği yapmaya kıyasla ihracat eğilimini daha fazla arttırmaktadır. Dolayısıyla, politika yapıcıların firmalara özellikle ürün yeniliği yapma konusunda verecekleri destek bu firmaların aracı kullanmadan yani doğrudan ihracat yapma olasılıklarını oldukça arttıracaktır (Özçelik, 2021).

Yüksek teknoloji üretimi yapan bu firmaların Ar-Ge’ye ayırdıkları bütçelerinin onlara patent ve faydalı model olarak döndüğü ortadadır. Onlara bağlı televizyon ve sinema sektöründe bu derece içerik üretimi varken bu içerikleri üretenlerin de teknolojik ürünleri üreten firmalara bağımlı olduğu ortadadır. Biraz daha geçmişe bakıldığında 6. Kalkınma Planı’nda karşımıza çıkan en önemli kavramlar “bilgi açığı”, “bilgi toplumu”, “bilgi teknolojisi” ve “bilgisayar okur-yazarlığı” gibi kavramlardır. Bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler ülke genelinin de bu konuda gelişmesini gerekli kılmış ve bu kavramlar bilim ve teknoloji politikaları arasına girmiştir. Bu dönemde teknoloji üretimine geçilmesi ve elde edilen bilgi ve teknolojinin yaygınlaştırılması temel ilke olarak belirlenmiştir. Daha sonra açılan Teknoparklar ve Ar-Ge merkezlerinin kurulmasıyla bu tarz firmaların gelişmelerinde katkılar sağlamıştır. Teknoloji üreten firmalar ve sinema-televizyon sektörü oyuncuları bir araya getirilmelidir. 11. Kalkınma planında konulan 1,5 milyar dolarlık hedefe ulaşıla bilmesi için “broadcast” ekipmanları üreten bu firmaların da dinlenmesi ve destek verilmesi gerekmektedir.

6. Sonuç, Tartışma ve Öneriler 

Bu sektöre 11. Kalkınma Planı’nda “yüksek katma değer yaratması, tüketim talebi oluşturarak yeni iş kolları oluşmasına ve istihdama olan etkisi bakımından kalkınmada çok önemli endüstriler olarak karşımıza çıkmaktadır” şeklinde değinilmiştir. Sektörün önemi bu derece yüksek iken gerekli ekipman konusuna değinilmemesi yanlıştır. Halbuki gelişen yatırımlarla savunma sanayisinde benzer özelliklerde ürünler yerli milli olarak üretilmeye başlanmıştır. Devlet destekli özel sektör yatırımlarıyla dünya markalarına kafa tutabilecek yerli markaların yaratılması önem arz etmektedir. Ürettiği içerikle dünya ikincisi olup yaklaşık hedefi 1 milyar dolardan fazla olan bir sektörün içeriği üretme aşamasındaki cihazların üretimine yoğunlaşması kullanıcı sayısının fazlalığı ve etki ettiği pazar boyutu sayesinde yaratılacak markaların gelişmesini ve tanınırlığı hızlıca gerçekleşecektir. Ayrıca, firmaların uluslararası pazara girmesiyle maruz kaldıkları uluslararası rekabetin ürün kalitesinin ve süreç verimliliğinin artmasını sağlaması ve bunun da firmaların inovasyon performanslarının iyileşmesine sebep olduğu iddia edilmektedir (Özçelik, 2021). Yani bu kadar fazla ülkeye içerik üreten bir sektör neden kendi yerli ekipmanını üretmesin ve kullanmasın?

Bu derece etkisi ortada olan bu teknolojik ürünleri üretimini mümkün olduğunca arttırabilecek ortam hazırdır. Teknoparklar ve Ar-Ge merkezleriyle bazı sektörlerde oluşan öğrenme eğrisinden bu yayıncılık teknolojisi ekipmanlarının üretiminde de faydalanabilir. Örneğin savunma sanayisi altında görüntüleme, mekanik dengeleyiciler, sensör ve algılayıcılar hatta sinyal taşıma gibi cihazlarda oluşan öğrenme eğrisini yayıncılık altyapısı ürünlerine taşımamız kolayca gerçekleşebilecektir. Bu sektörün (broadcast) teknolojik derinliği çok fazladır. Sadece firmaların faydalanabileceği kadar potansiyeli değil; ayrıca bu sektörde kullanılan cihaz ve ürün çeşitliliği ve sürekli artan birikim sayesinde teknolojik gelişim daha fazla tetiklenir ve toplumsal refah yükselir (Yülek, 2019). Sonuçta bu aletlerle üretilen içerikler yüzlerce ülkeye ulaşmaktadır. Ayrıca üretilen bu içeriklerin ihracatıyla birlikte yurt dışında reklamının yapılabileceği ve rahatlıkla ihraç edilebileceği ortadadır. Bu sektör sadece kameradan ve ışıktan ibaret olmadığını 15 metrelik aktif 2.0 bir HDMI kablonun fiyatının beş yüz avro liste fiyatının olması ve ithal edilmesi aslında kablo diye küçümsenen bir şeyin bile ihracat ithalat dengesi düşünüldüğünde büyük sonuçlara yol açacağı ortadadır.

Sektörün gittikçe büyüyeceğinin hem sektör aktörleri hem devlet tarafından öngörülmesi ihtiyaç duyulacak malzemenin de artacağını doğru orantılı olarak göstermektedir. Üretilen ürünlere sadece sanayi kolları altında değil; kullanıcı-üretici ortaklaşa olarak bakılması, geliştirilmesinde ve tanınırlığında katkı sağlayacaktır. İthal aletlerin, cihazların yerli rakipleri oluşmadığı sürece sektörün içeriklerini ihraç etmesi yeterli büyümeyi sağlamayacaktır. Ayrıca üretim yapmak milli ve yerli teknoloji hamlesi altında yeni istihdam kanalları sağlanmasına ve katma değeri yüksek, yüksek teknolojik ürünler üretebilme kapasitesine artı değer katmış olacaktır.


Kaynakça
YAZAR HAKKINDA
Yakup Gümüş
ykpgumus@gmail.com
ETİKETLER
En Çok Okunanlar
Dergi